2 Nisan 2014 Çarşamba
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
ADI: SULTAN
SOYADI: HALAVURT
DOĞUM YERİ: SEYHAN
DOĞUM TARİHİ:31.05.1995
UYRUĞU: T.C
MEDENİ DURUM: BEKAR
ÖĞRENİM DURUMU: ÖĞRENCİ
ÖĞRENİM YERİ: PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ HONAZ MESLEK YÜKSEKOKULU
BÖLÜMÜ: BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI
ŞUBE:1-A (İ.Ö)
NUMARA:13392035
1 Nisan 2014 Salı
SAKIP SABANCI MÜZESİ
KÖŞKÜN TARİHİ:
1927 yılında İtalyan mimar Edouard De Nari'ye yaptırılan köşkün ilk sahipleri Mısır Hıdiv ailesidir. Uzun yıllar yazlık konut olarak kullanılan villa, kısa bir süre de Karadağ Sefareti olarak hizmet vermiştir. Hacı Ömer Sabancı tarafından 1950 yılında satın alınan köşk, aynı yıl bahçesine yerleştirilen Fransız heykeltıraş Louis Doumas'ın 1864 yapımı at heykelinden ötürü "Atlı Köşk" olarak anılmaya başlanmıştır. Köşkün arazisi içindeki ikinci at heykeli ise 1204 yılında 4. Haçlı Seferi sırasında Haçlı kuvvetlerince yağmalananİstanbul Sultanahmet Meydanından alınarak, Venedik San Marco kilisesi önüne yerleştirilen 4 attan birisinin dökümüdür.
KOLEKSİYONLAR:
Müzenin resim koleksiyonunda erken dönem Türk resminin örnekleri ile Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde İstanbul’da çalışmış Fausto Zonaro ve Ivan Ayvazovski gibi yabancı sanatçıların eserlerinden oluşmaktadır. Koleksiyonda eserleri bulunan yerel sanatçılar arasında Osman Hamdi Bey,Şeker Ahmed Paşa, Süleyman Seyyid, Fikret Mualla ve İbrahim Çallı gibi isimler bulunmaktadır.
Sabancı Ailesinin köşkte yaşadığı dönemde kullandığı Atlı Köşk’ün giriş katındaki üç oda, 18-19. yüzyıl dekoratif sanat eserleri ve mobilyaları barındırmaktadır. Müze bahçesinde ise Roma,Bizans ve Osmanlı dönemlerinden arkeolojik ve taş eserler sergilenmektedir.
SERGİLER:
Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı etkinlikleri kapsamında “Rembrandt ve Çağdaşları - Hollanda Sanatının Altın Çağı” sergisiSabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM)’nde 21 Şubat 2012'den itibaren sergilenmektedir. 59 sanatçıya ait 73 tablo, 19 desen ve 18 obje olmak üzere toplam 110 eserin yer aldığı ve Hollanda resminin en önemli isimlerinin bulunduğu sergide dört orijinal Rembrandt, Türkiye'de ilk defa izleyiciyle buluşacak. Bu eserler: Rotterdamlı Bira Üreticisi Dirck Jansz Pesser'in Eşi, Dr. Ephraim Bueno, Müzik Dersi ve Ölü Tavuslu Ölüdoğa.
ANALI KIZLI
MALZEMELER:
300 gr kuzu kıyma
3 adet kuru soğan
1 yemek kaşığı tereyağı
1 ½ yemek kaşığı biber salçası
2 yemek kaşığı domates salçası
2 tutam karabiber
3 su bardağı köftelik bulgur
1 su bardağı un
1 çay bardağı irmik
1 yumurta
1 çay bardağı nohut
1 tatlı kaşığı nane
1 limon
YAPILIŞI:
2 adet kuru soğan yemeklik doğranıp 2 yemek kaşığı sıvı yağ ile diriliğini kaybedene kadar kavrulur. Kıyma eklenip kavrulur . 1 yeek kaşığı biber salçası ve arzuya göre tuz eklenir. bir tutam da karabiber serpilip soğumaya bırakılır.
Köftesi için; bulgur, irmik ve un yoğurma tepsisine alınır ve üzerine 1 yumurta kırılır. Azar azar sıcak su dökülerek birbirini tutana kadar yoğrulur. Yarım yemek kaşığı biber salçası eklenip biraz daha özleştirilir.
Yemeğimizin salçalı suyu için; 1 adet yemeklik doğranmış kuru soğan biraz sıvı yağ ile kavrulur. 2 yemek kaşığı domates salçası eklenir. 1 bardak su ve 1 çay bardağı haşlanmış nohut ilave edilir. 1 tutam karabiber, tuz, 1 tatlı kaşığı nane, 1 limonun suyu konulur. Biraz daha su eklenerek kaynamaya bırakılır. Analı kızlı’nın kızları için misket büyüklüğünde köfte topları yapılır. Anaları için de; köftelerin içi açılır ve kıyma ile doldurulup kapatılır. Köfteler kaynayan salçalı suda pişirilir.
Analı Kızlı servise hazırdır.
Köftesi için; bulgur, irmik ve un yoğurma tepsisine alınır ve üzerine 1 yumurta kırılır. Azar azar sıcak su dökülerek birbirini tutana kadar yoğrulur. Yarım yemek kaşığı biber salçası eklenip biraz daha özleştirilir.
Yemeğimizin salçalı suyu için; 1 adet yemeklik doğranmış kuru soğan biraz sıvı yağ ile kavrulur. 2 yemek kaşığı domates salçası eklenir. 1 bardak su ve 1 çay bardağı haşlanmış nohut ilave edilir. 1 tutam karabiber, tuz, 1 tatlı kaşığı nane, 1 limonun suyu konulur. Biraz daha su eklenerek kaynamaya bırakılır. Analı kızlı’nın kızları için misket büyüklüğünde köfte topları yapılır. Anaları için de; köftelerin içi açılır ve kıyma ile doldurulup kapatılır. Köfteler kaynayan salçalı suda pişirilir.
Analı Kızlı servise hazırdır.
MİSİS KÖPRÜSÜ
Misis Köprüsü, Ceyhan Nehri üzerinde, Adana’nın Ceyhan ilçesinin Yakapınar beldesinde yer almaktadır. Anadolu’nun ilk Roma Köprüsü olarak bilinmektedir. IV. yüzyılda Roma İmparatoru II. Flavius Julius Costantinus tarafından yaptırılmıştır. VI. yüzyıl ortalarında Bizans İmparatoru Justinianus tarafından ise onartılmıştır.
Köprü dokuz gözlü olarak inşa edilmiştir. Eski Adana – Halep karayolu üzerindedir. Selçuklular, Bizanslılar ve Haçlılar arasındaki savaşlara sahne olan efsanevi kent Misis’in adını taşıyan köprü, Ramazanoğlu Beyliği ve Osmanlı dönemlerinde şiddetli depremlerle tahrip olmuş ama buna rağmen çeşitli zamanlardaki onarımlarla ayakta kalabilmiştir. Yöredeki yaygın inanca göre Kuran’da adı geçen Lokman Hekim’in ölümsüzlük ilacını kaybettiği köprü Misis Köprüsüdür.
RAMAZANOĞLU KONAĞI
Bugün Kültür Merkezi ve müze olarak kullanılan tarihi konak 1352 yılında kurulan ve 1608’de Osmanlı Devleti hâkimiyetine girinceye kadar Adana ve Misis yöresine hükmeden Ramazanoğulları Beyliği döneminde 1360/1390 yıllarında Saray Selamlığı olarak inşa edildi.
Konak hayli eskiye uzanan geçmişi boyunca beylikler döneminde bölgeye hükmeden beylere, Osmanlı Devleti’nde şehrin şöhretli valilerine ev sahipliği yaptı. Kanuni Sultan Süleyman Bağdat Seferi dönüşünde, 4. Murat’da Irakeyn seferi dönüşünde bu konakta misafir edildi. Ulu Camii ile Ziya Paşa Parkı’nın hemen yanında bulunan Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi ve Müze olarak hizmet vermeye devam ediyor.
ULU CAMİİ
Selçuklu, Memlûk ve Osmanlı devrine ait farklı mimarî karakterlerden izler taşıyan bu önemli eserin üç ayrı kitabesinden, 1513’de Ramazan oğlu Halil Bey tarafından inşasına başlanmıştır. 14 Kasım 1534’de Bağdat Seferi’nden dönen Kanuni Sultan Süleyman’ın Ulu Camii’nin devam eden inşaatını gezdiği kayıtlarda vardır. 1541’de Halil Beyin oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından cami inşasının bitirilerek ibadete açıldığı anlaşılmaktadır.
Ulu Cami’nin batı ve doğu yöndeki iki büyük kapısından avluya girilmektedir. Caminin esas ibadet mekânına ilâveten, bölgenin sıcak oluşu ve daha fazla cemaatin aynı anda ibadet etmesi düşünülerek avlunun bir kısmı ahşap örtü sistemiyle kapatılarak büyük bir ‘son cemaat’ yeri haline getirilmiştir. Doğu cephedeki avlu kapısında ve caminin esas mekânının cephesinde, siyah ve beyaz mermer levhalar kullanılarak cephe görünüşüne renk katılmıştır. Kıble duvarında etrafı siyah mermerden yapılmış bir bordürle çevrilen mihrabı ile caminin Kıble duvarını kaplayan XVI. ve XVII. yüzyıla ait Çiniler dikkat çekmektedir.
PAMUK (BEYAZ ALTINIMIZ) :)
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm,ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
TEPEBAĞ EVLERİ
Tepebağ'ın tarihi mahallesindeki ilk imar çalışmaları neolitik çağa uzanır. Seyhan Nehri'nin karşısındaki tepede bulunan Tepebağ'ın surlarla çevrilmesinin ardından Taşköprü'nün uzağında kalmıştır. Varlıklı bir Ermeni mahallesi Osmanlı döneminde ortaya çıkmıştır ve Tepebağ şehrin Ermeni mimarisini tarihi evleri ve taşokullarıyla yansıtır. Günümüzde Tepebağ bir arkeolojik parka çevrilmekte olup, arkeolojik kazıların yanında 18. yüzyıldan kalma evler ve kamu binaları restore edilip butik otellere, kafelere ve restoranlara dönüştürülmektedir.
ARKEOLOJİ MÜZESİ
Adana Arkeoloji Müzesi, Adana ili ve çevresinde bulunan arkeolojik eserlerin sergilendiği müze. Adana Arkeoloji Müzesi,1924 yılında kurulmuştur.
TARİHÇE
Kurulduğu ilk yıllarda, Polis Dairesi’nde hizmet veren Adana Arkeoloji Müzesi, 1928 yılında Taşköprü başındaki günümüzde yıkılmış durumda olan Caferpaşa Camii Medresesi’ne, daha sonra Kuruköprü Rum Kilisesi'ne taşındı. 1935'te müzeye bir Etnografya Salonu eklendi. Müze, 1950 yılında günümüzdeki Etnografya Müzesi Binası’na taşındı. 1966 yılında ise Kültür Parkı'nda yeni bir müze binası yapımına başlandı. Günümüzde 1972’de taşındığı Reşatbey'deki binasına hizmet vermeye başladı. Alyanakzade Halil Kamil Bey ve Ali Rıza Yalman müzenin gelişimine büyük katkıda bulunmuş müze müdürleridir.
ESERLER
Adana Arkeoloji Müzesi'nde, Tarsus-Gözlükule, Mersin-Yümüktepe, Milis, Karatepe, Soğuksutepe vb. höyük ve iskân yerlerinde yapılan arkeolojik kazılarda çıkan eserler ile Adana ve çevresinden derlenen eserler bulunuyor. Bunlar prehistorik (tarih öncesi), Hitit, Asur, Fenike, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait heykel, kitabe, lahit, stel, mimari parçalar gibi taş eserler, pişmiş topraktan yapılmış çanak, çömlek, çeşitli kaplar, silindirik ve magma mühürleri, madeni paralar ve diğer arkeolojik buluntulardır. Müzede ayrıca Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait islami eserler ile, giyim kuşama, halk sanatlarına ve elişlerine, yörük çadırlarına ve yörüklerce kullanılan eşyaya ait derlenmiş etnografya malzemesi de yer alır. Müzenin en değerli eserleri lahitlerdir. Bunlar arasında 3843 envanter sayılı lahit, 1958'de Tarsus'ta bulundu ve Adana Arkeoloji Müzesi'ne taşındı. Lahitin uzun yüzlerinden birinde Truva kahramanlarından Hektor'un ölüsünün fidye karşılığında kurtarılışı, sağda Kral Priamos'unAkhilleus'e yalvarışını, solda kralın arabasından inişini, arkada dragonları tasvir eden kabartmalar görülmektedir.
KAYNAR
MALZEMELER:
Tarçın, Karanfil, Zencefil, Havlıcan, Zerdeçal, Yeni Bahar, Kakule
1 kg şeker
5 su bardağı su
ÜZERİ İÇİN:
Toz Tarçın
İnce Çekilmiş Ceviz
YAPILIŞI:
YAPILIŞI:
Su ve şeker derin tencereye alınıp kaynamaya bırakılır. Tüm baharat malzemeleri temiz tülbente sarılıp kaynayan suya atılır. En az 45 dakika kısık ateşte kaynatılır (su azaldıkça ekleme yapılır). Kaynar oda sıcaklığında soğutulduktan sonra üzerine çekilmiş ceviz ve tarçın konularak servis yapılır.
ŞIRDAN DOLMASI
GEREKLİ MALZEMELER:
(4 Kişilik)
4 adet şırdan
250 gr. kıyma
Yarım kilo pirinç
Yarım kilo soğan
1 yemek kaşığı biber salçası
1
1
TEMİZLENİŞİ:
İçi temizlenmiş şırdanların önce her iki yüzü de soğuk suyla sonra sıcak suyla defalarca yıkanır. İyice
temizlendikten sonra bir kaç saat tuzlu ve limonlu suda bekletilir ve yeniden yıkanır. Temizliği oldukça uzun ve zahmetlidir.
YAPIMI:
Soğanlar küçük küçük doğranır. Pirinç kıyma ve diğer malzemeler eklenerek karıştırılır.
Malzemeler şırdanlara el yordamıyla doldurulur. Bütün şırdanlar doldurulduktan sonra tencereye yerleştirilir. 3 su bardağı su ve tuz ilave edilip 60 dakika pişirilir üzerine bolca kimyon dökülerek yenir.
AŞLAMA
MALZEME:
1 kök Meyan Kökü (1 avuç dolusu) ,3 litre kadar su
YAPILIŞI:
1 avuç dolusu ezilmiş Meyan Kökü alınır. Derin bir tencereye konur. Üzerine bol su konur. (Yaklaşık 1 avuç dolusu Meyan Kökü için 3 litre) Birkaç saat, – tortusu dibe çökene ve meyan kökü, kendine has koyu rengini ve tadını suya bırakana kadar- bekletilir.
Dikkatlice tel süzgeçten geçirilir. Meyan şerbetinin berrak ve tortusuz olması için, tekrar bir müddet daha dinlendirilir. Temiz bir çift kat tülbentten süzülerek sürahiye veya şişelere aktarılır.
Şerbetin tadı kontrol edilir. Gerekirse, tekrar süzülerek, bir sürahiden diğerine boşaltılır ve eğer kıvamı da koyu ise, acılığını gidermek ve tadını ayarlamak amacıyla, yeteri kadar su eklenir. Dikkat edilmesi gereken nokta ; meyan şerbetinin dibine tortular birikeceği için, şerbetin dibindeki kısmı, yaklaşık 2 parmak kadar bırakmaktır. Aksi takdirde şerbet bulanık olur. (Şerbetin dibindeki tortulu kısmı ve ıslanmış Meyan Kökü atılır.
Soğutularak servise sunulur.Arzuya göre birkaç karanfil, çubuk Tarçın eklenebilir ise de, orijinal meyan şerbeti sade olarak hazırlanır.
Soğutularak servise sunulur.Arzuya göre birkaç karanfil, çubuk Tarçın eklenebilir ise de, orijinal meyan şerbeti sade olarak hazırlanır.
ŞALGAM SUYU
Şalgam Turpgiller (Brassicaceae) ailesine ait bir bitki olan Şalgam bitkisinden (Brassica rape) yapılanÇukurova'ya özgü bir içecektir.[1] Adana, Mersin, Osmaniye başta olmak üzere birçok güney ilinde yaygın olarak tüketelir. Kırmızı renkli, bulanık görünüşlü ve ekşimsidir. Acılı ve acısız çeşitleri mevcuttur.
Şalgama acı olarak genellikle acı süs biberi turşusunun suyu kullanılır. Damak tadına göre 1/3 ila 1/6 oranında şalgama katılabilir. Ancak şalgam acısıyla karıştırıldıktan sonra fazla bekletilmemelidir, şalgam bozulabilir. O yüzden acıyı şalgamı içmeden hemen önce katmak daha iyi olur. Şalgamla beraber siyah havuç ikram edilir. Mayalanma sürecine de dahil olmuş bu siyah havuçlar, şalgam suyunun içinde dururlar. Bunlara tane denir, yöre aksanı sebebiyle dene dendiği bilinmektedir.
KARAKUŞ TATLISI
MALZEMELER:
Hamuru için 4 su bardağı un
4 yemek kaşığı yoğurt
1 yumurta
2 tatlı kaşığı tuz
4 yemek kaşığı sıvı yağ
1 su bardağı ceviz
Tarçın ve toz şeker
İÇİ İÇİN:
1 su bardağı ceviz
Tarçın ve toz şeker
ŞERBETİ İÇİN:
2 su bardağı su
2 su bardağı şeker
Limon
HAZIRLANIŞI:Un geniş bir kaba alınır malzemeler eklenerek yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğrulur. Hamur üzeri örtülerek 45 dakika kadar dinlendirilir. Hamur iki bezeye ayrılır. Her bir beze incecik açılır (hamurun daha ince olması için yoğururken içine nişasta koyulabilir).İnce açılan hamur ucundan iki kat katlanır arasına cevizli harç konulur. Kalan hamur üzerine katlanır, ince uzun bir hamur elde edilir. Hamur dörder parmak büyüklükte boğumlara ayırılıp kesilir. Kesilen parçalar kızgın yağda kızartılır ve önceden hazırlanıp soğutulan şerbetin içine atılıp çıkartılır.
Tatlılar isteğe göre üzerine ceviz gezdirilerek servis yapılır :))
BÜYÜKSAAT KULESİ
Büyük Saat Türkiye'deki en uzun saat kulesidir ve uzunluğu 32 metredir. Saat kulesi Adana'da bulunur.
TARİHİ:
Büyük Saat inşasına Ziya Paşa ile başlandı ve 1882 yılında (Abidin Paşa zamanında)başarıyla tamamlandı. Büyük Saat tarihte modernleşmenin simgesi olarak görülmüştür. Belediye Başkanı Hacı Yunus'un da inşaat için önemli bir katkısı olmuştur. O zamandan beri, Adana'nın en önemli yerlerinden biri olarak anılmaktadır.
MİMARİ TARZI:
Uzunluğu 32 metre olan kule kare prizma şeklinedir ve kulenin duvarları tuğla ile inşa edilmiştir. Temel derinliği 35 metre olduğu söylenir.
Kulenin inşası sırasında Osmanlıda Saat kuleleri vardı. Bu saat kuleleri arasında en uzunu Büyük Saattir. İkincisi ise Dolmabahçe Saat Kulesi'dir.
SABANCI MERKEZ CAMİİ
1998 yılında hizmet vermeye başlayan Sabancı Merkez Camii toplam 52.600 m2 alan üzerinde kurulmuş olup, 6.600 m2 kapalı alana sahiptir.
Sabancı Merkez Camii, konumu itibariyle Adana’da bulunan ana arterlerin, demir yolunun ve Adana’yı çevre il ve ilçelere bağlayan yolların kesim noktasında ve yüksek minareleriyle uzaktan görünüyor olması nedeniyle, şehrin adeta sembolü haline gelmiştir. Cami, 28.500 kişiye sağlayabildiği ibadet imkanı ile Balkanlar’ın ve Ortadoğu’nun en büyük camisi olma özelliğine sahiptir.
Seyhan Irmağı kenarında görkemli bir yapıya sahip olan 6 minareli Sabancı Camii'nin 32 metre çapındaki kubbesi sekiz fil ayağı üzerine oturmaktadır. Kubbenin namaz kılınan kottan itibaren yüksekliği 54 metredir. Ana gövdeye bitişik dört minare 99 metre, son cemaat mahallindeki iki minare ise 75 metre yüksekliktedir.
Cami, 4 ders odası, 10 itikaf odası, imam ve müezzin odaları, sohbet odaları ve şadırvan ile her türlü imkana sahiptir.
MESTANZADE HAMAMI
M
estanzade Camiini de yaptıran Ramazanoğlu Hacı Mahmut Ağa tarafından inşa ettirilen Mestanzade Hamamı Küçük Saat Meydanında bulunmakta olup hamama giriş Pazarlar Caddesinden yapılmaktadır. İnşa kitabesi yoktur. Fakat vakfiyesinin 1682 (H. 1093) tarihli olması nedeniyle, bu tarihten önce tamamlandığı anlaşılır.
Mestanzade hamamı kare planlı, soyunmalık üzerini tramp intikalli bir kubbe örtmektedir. Kubbe ortasında soyunmalığı aydınlatan feneri bulunmaktadır. Soğukluk olan 3 bölümün üzerini pandantifli kubbe örtmektedir. Sıcaklık üzerini sekizgen planlı ve merkezi bir kubbe örtmekte ve orta kısım etrafında sıcaklık eyvanları, eyvanlar arasında köşelere özel halvet hücreleri yer almakta olup, orta kısmın etrafında 4 eyvanlı olarak yapılmıştır. Sıcaklık arkasında yer alan külhan ve sıcak su sarnıçları hamamın planını tamamlar.
Mestanzade hamamı kare planlı, soyunmalık üzerini tramp intikalli bir kubbe örtmektedir. Kubbe ortasında soyunmalığı aydınlatan feneri bulunmaktadır. Soğukluk olan 3 bölümün üzerini pandantifli kubbe örtmektedir. Sıcaklık üzerini sekizgen planlı ve merkezi bir kubbe örtmekte ve orta kısım etrafında sıcaklık eyvanları, eyvanlar arasında köşelere özel halvet hücreleri yer almakta olup, orta kısmın etrafında 4 eyvanlı olarak yapılmıştır. Sıcaklık arkasında yer alan külhan ve sıcak su sarnıçları hamamın planını tamamlar.
BİCİ BİCİ :))
MALZEMELER:
1 kilo toz şeker
1 paket nişasta
1 tatlı kaşığı gıda boyası ( aktarda kolaylıkla bulabilirsiniz. Hatta şerbet boyası diyerek de isteyebilirsiniz)
1 paket pudra şekeri
Şoklanmış buz
Üzerine isteğe bağlı olarak, süslemek için muz, şeftali, çilek, kiraz ve gülsuyu kullanılabilir.
BİCİ BİCİ TARİFİ:
12 yemek kaşığı nişasta ile toz şekeri, muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırın. Koyu kıvama gelen karışımı geniş bir tepsiye ince bir tabaka şeklinde yayın.
Tepsiyi dolaba koyarak soğumaya ve donmaya bırakın. Bu bici bicinin temel malzemesini oluşturmaktadır.
Bici bicinin ana maddesi buzdolabından donarken siz de gıda boyasını bir litre suya koyarak kaynatın. Donan nişasta muhallebisini küpler şeklinde kesin.
Kestiğiniz parçaları bir kaseye koyun ve üzerine de şoklanmış buzu kubbe şeklinde rendeleyin. Daha sona buzu bir havuz gibi açarak içine de pudra şekeri koyun.
Arzuya bağlı olarak gülsuyu ve meyvelerle de bici bicinin tadına tat katabilirsiniz.
Son aşama olarak bici bici için kaynattığınız ve soğuyan gıda boyasından üzerine dökün fakat çok dökmeyin ki buz kısa sürede erimesin.
Yapımı kolay, yemesi çok keyifli bir tatlı, herkese şimdiden afiyet olsun :))
1 kilo toz şeker
1 paket nişasta
1 tatlı kaşığı gıda boyası ( aktarda kolaylıkla bulabilirsiniz. Hatta şerbet boyası diyerek de isteyebilirsiniz)
1 paket pudra şekeri
Şoklanmış buz
Üzerine isteğe bağlı olarak, süslemek için muz, şeftali, çilek, kiraz ve gülsuyu kullanılabilir.
BİCİ BİCİ TARİFİ:
12 yemek kaşığı nişasta ile toz şekeri, muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırın. Koyu kıvama gelen karışımı geniş bir tepsiye ince bir tabaka şeklinde yayın.
Tepsiyi dolaba koyarak soğumaya ve donmaya bırakın. Bu bici bicinin temel malzemesini oluşturmaktadır.
Bici bicinin ana maddesi buzdolabından donarken siz de gıda boyasını bir litre suya koyarak kaynatın. Donan nişasta muhallebisini küpler şeklinde kesin.
Kestiğiniz parçaları bir kaseye koyun ve üzerine de şoklanmış buzu kubbe şeklinde rendeleyin. Daha sona buzu bir havuz gibi açarak içine de pudra şekeri koyun.
Arzuya bağlı olarak gülsuyu ve meyvelerle de bici bicinin tadına tat katabilirsiniz.
Son aşama olarak bici bici için kaynattığınız ve soğuyan gıda boyasından üzerine dökün fakat çok dökmeyin ki buz kısa sürede erimesin.
Yapımı kolay, yemesi çok keyifli bir tatlı, herkese şimdiden afiyet olsun :))
KEBAP :)
Adana'ya özgü, satıra benzer bir bıçak ile elde kıyılan parça etten yapılan bir kebap çeşidi.Adana kebabını diğer kebaplardan ayıran en belirgin özellik kullanılan ettir. Et, doğal ortamda ve kendine has bir floraya sahip bölge yaylalarında yetiştirilmiş erkek koyunlardan elde edilmiş olmalıdır. Üretim tekniği ve ustalık da ürüne önemli ölçüde farklılık katar. Karışım hazırlanırken kullanılan malzemeleri biber salçası, kırmızı pul biber, kuyruk yağıdır. Pişirme esnasında kesinlikle vantilatör kullanılmamalıdır. Adana Kebabı'nın servisi, tamamlayıcı unsurlar olan yeşillik, sumaklı soğan salatası ve salatayla yapılmalıdır.
Dana eti ile kesinlikle yapılmaz. Sadece kuzu eti, kuzu kuyruk yağı, pul biber ve tuz ile yapılır.Mevsiminde ise pul biber elde edilen ve yörede kök biber denilen kırmızı biber,taze olarak minik küpler halinde doğranıp eklenir.Bunların dışında hiç bir baharat konulmaz. Adana dışında pilav ile yapılan servisler, Adanalılar tarafından makbul karşılanmaz
YAĞ CAMİİ
Adana Yağ Camii, Adana’nın merkezinde, eski çarşı içindeki tarihi camii.
1501 yılında Ermeni Saint Jacgues Kilisesi’nin Ramazanoğlu Halil Bey’in emri ile camiye çevrilmesinden bir süre sonra mekanın yörenin ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalması üzerine yanıbaşına Halil Bey’in oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından yeni bir camii yaptırılmış, iki yapı birleştirilmiştir. Minaresinin yapımı 1525’te tamamlanan camii, Piri Mehmet Paşa’nın bitişiğine inşa ettiği medrese ile bir külliye teşkil eder. Medresenin inşası 1558’de tamamlanmıştır.
Selçuklu Ulu Camileri karakterinde, yani çok sütunlu cami tipinde bir camidir. Yapıya sonradan eklenen bir anıt gibi büyük ve görkemli bir avlu kapısı vardır.
Daha önce “Eski Camii” denilen yapı, anıtsal avlu kapısının önünde yağ pazarı kurulması nedeniyle, “Yağ Camii” adını almıştır.
TAŞ KÖPRÜ
Taşköprü, Seyhan Nehri üzerinde, Adana kent merkezinde, Adana (Seyhan) ve Karşıyaka (Yüreğir) yakalarını birleştiren, köprüdür. Adana'nın simgesi olarak kabul edilen köprü, bir Roma dönemi eseridir. Seyhan Nehri üzerinde bulunan, aslen 21 gözlü olan köprü, Seyhan Nehri'nin ıslahı sırasında 7 gözünün toprak altında kalmasıyla 14 gözlü olarak hizmet veriyor. 310 metre uzunluğundaki köprünün genişliği 11.40 metredir.
Taşköprü'nün 2006 yılı başında restorasyon çalışmalarına başlanmış ve 2007 başlarında çalışma sona ermiştir. Ayrıca Taşköprü Dünyada hala kullanılan en eski köprüdür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)