1 Nisan 2014 Salı

ULU CAMİİ


Selçuklu, Memlûk ve Osmanlı devrine ait farklı mimarî karakterlerden izler taşıyan bu önemli eserin üç ayrı kitabesinden, 1513’de Ramazan oğlu Halil Bey tarafından inşasına başlanmıştır. 14 Kasım 1534’de Bağdat Seferi’nden dönen Kanuni Sultan Süleyman’ın Ulu Camii’nin devam eden inşaatını gezdiği kayıtlarda vardır. 1541’de Halil Beyin oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından cami inşasının bitirilerek ibadete açıldığı anlaşılmaktadır.
Ulu Cami’nin batı ve doğu yöndeki iki büyük kapısından avluya girilmektedir. Caminin esas ibadet mekânına ilâveten, bölgenin sıcak oluşu ve daha fazla cemaatin aynı anda ibadet etmesi düşünülerek avlunun bir kısmı ahşap örtü sistemiyle kapatılarak büyük bir ‘son cemaat’ yeri haline getirilmiştir. Doğu cephedeki avlu kapısında ve caminin esas mekânının cephesinde, siyah ve beyaz mermer levhalar kullanılarak cephe görünüşüne renk katılmıştır. Kıble duvarında etrafı siyah mermerden yapılmış bir bordürle çevrilen mihrabı ile caminin Kıble duvarını kaplayan XVI. ve XVII. yüzyıla ait Çiniler dikkat çekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder